CEMAATLE (CUMA DA
DAHİL) NAMAZIN KILINMASININ CAİZ OLDUĞU YERLER
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed şöylehaberverdi: Bana Hişam b.
Urve, babasındannaklen; Cumanamazını, Velid'in haccettiği sene, Humeyd b.
Abdurrahman b. Avf'ın evinde birçok insanla beraber ve ev ile mescid arasında
yol varken kıldığını söyledi. Tahric: Musannef
Abdurrezzak, Namaz 3/230-231 no: 5454; Musannef Ebi Şeybe, 2/224
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Muhammed şöyle haber
verdi: Bana et- Teveme'nin kölesi Salih şöyle dedi: "Ebu Hureyre'nin
mescidin içinde / herhangi bir yerinde durarak imama uyarak namaz kıldığına
şahit oldum. " Tahric: Musannef
Abdurrezzak, Namaz 3/83 no: 4888; Musannef Ebi Şeybe, 2/223
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Muhammed şöyle haber verdi.
Bana Abdülmecid b. Sehl b. Abdurrahman b. Avf, Salih b. İbrahim'in şöyle
dediğini nakletti: "Cuma namazını Enes b. Malik, Humeyd b. Abdurrahman b.
Avf'a ait bir evde, mescidde bulunan imama uyarak kıldığını ve mescid ile
evleri arasında yololduğunu söyledi." Tahric:
Musannef Abdurrezzak, Namaz 3/231 no: 5455; Musannef Ebi Şeybe, 2/224
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Sair namazlar için durulduğunda namaz caiz oluyor ya da caiz
olmuyorsa, Cuma namazı içinde durum aynı olup aralarında fark yoktur.
İbn Abbas imama uyarak
namazını mescidin avlusunda ya da mermer üzerinde (kastedilen yer Medine'de
mescid ile çarşı arasında bir yer) kılmasında beis görmezdi. Tahric: Buna rastlamadım. Yalnız Musannef Abdurrezzak'da
rivayet edildi: 3/82 no: 4883
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İmam ile beraber namaz için hazır olanların, mescidde ve
mescidin küçük ya da büyük olmasına bakılmadan imama tabi olmak suretiyle
kıldıkları namazın caiz olduğu her mescidde namaz caiz olur. İmam bir tarafta, imama
uyan kişi de başka bir tarafta ve saflar arasında bağlantı olmadan yalnız
imamın rüku'ya eğilmesini, rükudan kalkmasını ve secdeye gitmesini görüyorsa,
namazı caiz olur. Yahut imamın arkasında namaz kılanın rükli'a eğilmesini,
kalkmasını ve secdeye gitmesini görüyor ya da tekbir sesini duyuyor ve;
"Semia Allah'u limen hamidah" dendiğini duyuyorsa, namazı caiz olur.
Aynen arkasında sesi duyan amanın gören kişi gibi değerlendirildiği hususa
benzer. Ve arkasında gören sağırın da namazı caiz olduğu gibidir.
Eğer ama kişi, hem
görmüyor hem de işitmiyorsa; sağır kişi de hem işitmiyor hem de görmüyorsa,
bunlar, imamla beraber, ancak kendilerini rükli ve secdeye yönlendirecek
birinin yardımıyla namazlarını eda edebilirler. Eğer yanlarında onları rükli ve
secdeye yönlendirecek birisi yoksa yahut yanlarında gören ve işiten birisi
olmasına rağmen yalnız kendisini doğru yönlendireceğine dair güven
duymuyorlarsa, bu durumda münferiden namazlarını kılmaları gerekir. Bunların
her biri imam olarak namazını kılabilir. çünkü bu durumda her biri kendine
kılmış olur. Ve arkalarında namaz kılanın namazı da caiz olur. Yukarıda
zikrettiğim üzere eğer birisi bir mescidde imamın arkasında namaz kılarsa yahut
bir alandan ona uyarsa ya da ona bağlanan bir yolda yahut durduğu alanda saflar
ona bağlanmışsa ya da saflar arasında kopukluk olmasına rağmen eğer imamın
kıldırdığı namazı -saydığım şeylerle- kavrayabiliyorsa, namazı caiz olur.
İmamın namazını kavramaktan kastımız; imamın tekbirini duyması yahut rüku veya
secdesini görmesi yahut imamın arkasında namaz kılanların rükü veya secdelerini
görmesidir. Eğer bu saydıklarımızdan birisiyle imamın namazını kavrayamıyorsa,
onunla beraber namaz kılması halinde namazı geçerli sayılmaz. Kim onunla
beraber ve yanında olduğundan dolayı imamın namazını kavrıyor ve onun rüküa
gitmesiyle o da rüküa gidiyor ve secdeye gitmesiyle o da secdeye gidiyorsa,
namazı caiz olur. Çünkü çoğu kişi, imamın arkasında namaz kılmasına rağmen
imamın namazını yakinen kavrayamamaktadır. Ancak imamın arkasında duranlar
yoluyla mümkün olmaktadır. Eğer namazı izah ettiğim şekilde kılarsa, namazı
geçerli olur. Ve bu, caiz olan bir yakınlık sayılır.
İnsanların yanında
bilinen yakınlık sınırı; mescide bağlanan yer olup onunla mescidin arası
bölünmeyen ve namaz kılınabilen bir yer şeklinde bilinir. Mescidden bölünmüş ve
uzaklığı iki yüz veya üç yüz kulaç ve benzeri olan yerden de imama uyulur. Ama
bu mesafeyi aşan bir yerde imama uyularak namaz kılanın namazı caiz olmaz.
Bu durum, eğer mescidin olmadığı
bir sahrada imamla beraber namaz kılınıyorsa söz konusu mesafe son kişi olarak
yine geçerlidir. Aynı şekilde eğer kişi, başlangıç tekbirine bir gemide girer
ve imam başka bir gemide olur ya da nehir olursa durum değişmez.
Eğer bu mesafeden daha uzak
bir mesafe caiz olacak olursa, imamın namazını görmesi şartıyla bir mil uzaktan
imamla namazı kılmasını caiz sayarım.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Ata; imamın namazı kavrandıktan Sonra imamla beraber imama
tabi olacak şahsın Ebu Kubeys üzerindeyken Mescid-i Haram'daki imama uymasını
uygun görmüştür.
Biz, imam ile ona tabi
olan arasında kopukluk varsa, kişinin imamla beraber namaz kılmasını caiz
görmeyiz. Ancak saflar arasında bağlantı varsa o başkadır. Ama saflar arası
kopuksa, imamla beraber namaz kılınması caiz olmaz. Bu durum mescide yakın olan
bir ev için de geçerlidir. Yahut mescidden uzaksa, saflar arasında bağlantı
olmadan imama uyarak namaz kılması caiz olmaz. Evin alt kısmında olup kendisi
ile saflar arasında kopukluk olmayıp saflar arasında bağlantı mevcutsa, namazı
caiz olur. Ama saflar arasında kopukluk olursa, namazı caiz olmaz.
Evin yüksek yerinde,
imamın durduğu yerden yüksek ise, ımama uyarak namaz kılmak caiz olmaz. Çünkü
ev, mescidden uzaktır, mescidin bitişiği gibi değildir.
Eğer saflar bağlanmış ve
o, kapıyı saflara rağmen kapatmışsa, onları görmesi halinde de imamla beraber
namaz kılması caiz olmaz. Bu, mescid dışında olan yer mescidden olan bir yere
benzemez. Çünkü mescidden bir parça olanlar ayrıdır. Arkasında olanla irtibatı
kesen bir nesne olmasına rağmen mescidin içinden biri olan için bir beis olmaz.
Kur'an-ı Kerim'lerin konulduğu dolap ve benzeri yerler gibi, bunların tamamı ya
mesciddendir ya da mescide ait bir yere tabidirler.
Şöyle denirse: Bu
hususta (yukarıda sayılan sebeplerden dolayı) bir şey rivayet edilmiş mi?
Denilir ki: Bazı
kadınlar, Resulullah (s.a.v)'in zevcesi Hz. Aişe ile beraber odasında namaz
kılınca onlara şöyle dedi: "İmamla beraber namaz kılmayın. Çünkü sizi
ondan ayıran engel vardır." Tahric:
Marife, 1/387; imam Şafii dışında bir yerde rastlamadım. Ama Abdurrezzak,
Musannef'te zikretti. 3/82
Hz. Aişe, eğer bunu
söylediyse biz de bunu söylüyoruz.
İmam ile arasında yolun
olup olmaması arasında fark yoktur. Çünkü eğer namaz sahrada kılınıyorsa,
sahranın tamamı yoldur. Ayrıca mescidin kendisi yol olabilir. Eğer imam ile ona
tabi olanın arasında yolalduğunda cevazına dair hüküm vermeyecek olursam, o
zaman saflar birbirleriyle ona bağlanmadıktan ya da o makamda ona
bağlanmadıktan sonra cevaz vermemem gerekir. Bir topluluk, evlerinin
avlusundayken saflar birbirine bağlanmak suretiyle bazısı safların bağlandığı
kişilerin arkasında olur, o da onların arkasında kendi makamında yalnız olur.
İşte bu durumda imama uyarak namazını kılabilir.
Saf, arkasıy la
bağlanması halinde arkasında namaz kılanın namazı caiz olur. Bu, birbirlerine
bağlanan safların bir avluya ulaşmış halidir. Avluya bağlı evin içinde olan,
ama safların birbirlerine bağlantı yerinde olmayan kişi, namazı imama uyarak
kılamaz. Ta, saflarla evi birbirine bağlanıncaya kadar imama uyarak namaz
kılamaz. Çünkü ev ile avlu birbirinden farklı yerlerdir. İzah ettiğim gibi, iki
konu da açıklanmış oldu. Ev ve avlu ayrı şeylerdir. Bir avluda imama uyarak
namazın geçerli olması için safların, namaz kılan kişinin kıldığı yere bağlı
olması gerekir.
Enes ve Hz. Aişe'den
rivayet edildiği gibi ve bu mana üzere görüş belirtiyorum. En doğrusunu Allah
bilir.
Sonraki için tıkla: